Syria - عيسى المحمد

Ruhum kayıp bi' gezegene sürgün nefret edenlerin elinde tılsım Savurdukça bana yıkılmaz oldum içimde dağları deldiğim hırsım Kahpenin kahpeye verdiği sırsın sen bırakırsın besleyen eli Kesmeye gelir elbet biri biletini eğer cesursan o sırada sırıtırsın Geçmiş geleceğe halâ gebe, doğursa bin dert daha daha neler Aa bahaneler halâ laubaliler "Alâ Mı?" Der. Alâ manâ bulamayıp ağlar gider Kaynar sitem. Dönüpte diyemez kal daha diren, vedaları bağlar taş dizer ve O kadar yürür ki dağlar biter! Güneşi yere düşürüp avcuma koydum, savaşarak alınana pis deme nolur Ben güvenemiyodum onu giz'lere Boğdum o gidip inadına yine dizlere doğdu Bu kez kime doğru? Kalsın dudağının arasındaki naraları çıkarma Çünkü bu şehir duymaz yardım diye haykırarak bağıranları Hergün yapışır boğazıma küfür, gururu çiğne ve tut yere tükür Eğ o başı yere genç, sus Ve de yürü gözünüzü bürüdü mü para vaktin durur Azrail gelmez saatini kurup tam gerçeği bulup kurtuldum derken Geçmiş namluya kurşunu sürer ve geleceğe dair tüm herşeyi vurur! Hepinizden zorlu yolum, dost dediğim nerde ki sormuyorum Derimi yoğuruyorum acı ve nefretle, hiçbirinizden korkmuyorum. Para, şan, şöhret sizlerin olsun benim en azından doğru yolum Deniz olmazsa yaşayamam derdim şimdi bi kuytuda boğuluyorum! Vuslat değerse kalbine anlarsın ne büyük şey susmak meğer Mutlak değer unutlmak, iki dudağının arasına sigara koy bunu kutla Bir umut var! Yalandan bi kolye asılı kelebeğimin boynuna Geçmişinin sana borcu varsa yatsın geleceğinin koynuna Bi' sonuca varacak olursak cebimde acılar birikti Sizin ki delikli nitelikli bir meteliksizim hayata bir sıfır yenik